tumblr counter
You & Me Dergisinden Teo ile Röportaj | <a href="http://canbaskent.net">Can Başkent</a>

Can Başkent

logic and the rest...

YOU & ME DERGİSİ RÖPORTAJI

CAN BAŞKENT - TEO

Can: Merhaba Teo! Hayatın bugünlerde nasıl gidiyor –gülümsüyor mu, ağlıyor mu-?
Merhaba! Gerçekten hayatımın nasıl göründüğünü bilemiyorum. Son birkaç gün kendimi harika hissediyordum; sanki etrafımı saran tüm insanlarla paylaşabiliecek bir enerjim varmış gibi. Fakat bazı zamanlar, bu dünyanın ne kadar lanet bir yer olduğunu anlıyorum; hiç bir şeyi değiştiremediğim için de üzülüyorum. Bana yakın hisettiğim bir kız arkadaşımın olması beni mutlu ediyor, o benim gücümün kaynağı, bu aralar ihtiyacım olan her şey o. Onun aşkı benim, birinin tutkusunun ve ilgisinin yaşam içinde mücadele ederken benim için ne kadar gerekli bir besin olduğunu, anlamamı sağladı. Onsuz hayatım nasıl olurdu, gerçekten bilmiyorum.

Biraz kişisel olsa da sanırım bu soruyu çekinmeden sorabilirim. Lütfen bize kendini anlatır mısın, bir günde ne yaparsın, hayata bakışın nasıl, hayatı algılayışın nasıl? Nasıl bir yaşam tarzın olduğunu merak ediyorum.
23 yaşında gizli cross-dressing* eğilimleri olan bir biseksüelim. Üç yıllık bir eğitimden sonra, memleketime döndüm. Şimdi bir parça toprağım var, ve orada kendime organik sebzeler yetiştiriyorum. Ben de yıllarını içkiyle geçirdikten sonra başka biri olmak isteyenlerdenim. Birkaç yıl önce vegan oldum ve sağlıklı ve bağımsız bir yaşam için uyuşturucu/uyarıcı kullanmamayı tercih ettim. Et, yumurta, süt, bal, şeker, yararsız tahılları, baklagiller, beyaz un ve beyaz tuz yemiyorum. İçki, siyah çay, kahve ve buna benzer şeyler içmiyorum. Uyuşturucu, sigara ve ilaç kullanmıyorum. Veganisme, kolaylıkla çokulusluların üretimlerini tüketmemeyi ve onları boykot etmeyi de ekledim ve bu benim aradığım duyguyu bulmamı sağladı. Hayatım tabandan değişti, hayatın neşesini, önceden yaptığım gibi bunalımını ve melankolisini değil, anlamaya başladım. Bu hayat tarzı benim, tüm toplumun sosyalizasyonunun yanlış olduğunu anlamamı sağladı. Dolayısıyla bundan sonra, elimden geldiği kadar onun bir parçası olmamaya karar verdim. Böylece; moda, medya, kozmetik, otorite, turizm, ticari sanat, ticari spor, evlilik, giyeceklerin gereksiz yıkanması gibi binlerce saçmalık benim için geçmişte kaldı. Bir birey olarak var olduğumun farkına vardım. Kendimi tekrar var ettim ve ona bir his verdim. Toplumda bana bir şeyler ifade eden bir çok şey/eylem/yöntem var; mesala doğrudan eylem, özgür aşk, kadın hakları, eşitlik, liberter yaşam, hayvanların özgürleşmesi, cinsiyet devrimi ,insan cinselliği, doğal ilaçlar, eko-yaşam gibi kavramları tamamen destekliyorum. Desteklediğim ve yaymaya çalıştığın birkaç hareket var. Bunlardan en önemlisi “ne olduğu önemli değil ama her şeyi -kendin yap+- Yaşamımda benim için önemi olan diğer şeylere gelince; kağıtların ve diğer “çöplerin” geri dönüşümü, dağcılık, okuma, bisiklete binme, yürüyüş, insanlarla görüşmeler ve tartışmalar.

Bir anarşist misin? Lütfen açıkla.
Anarşistlerle bir çok ortak noktam olmasına rağmen, sanırım kendime anarşist diyemem. Bana göre her birey önce kendi hayatını gözden geçirmeli ve yeniden düzenlemeli, sonrasında da etrafını değiştirmeli. Bireysel gelişime/ilerlemeye/evrime inanıyorum; küresel devrime değil. Bir çok anarşist sadece teori üretiyor, fakat gerçek hayatta bunların hepsi hala baskıcı sistemin ve toplumun köleleridir. Bazıları bunu anlıyor ve kendilerini değiştirmeye çalışıyorlar. Diğerlere sadece çok konuşup, oldukları yerlerde kalıyorlar.

Ne zaman/nasıl/neden YOU&ME’nin hikayesi başladı?
İnsan cinselliği, cinsel kimlik, özgür aşk son birkaç yıldır kafamı meşgul eden konulardı. Bunlar hardcore/punk kültüründe pek sık tartışılan konular olmadığından (bence, açıktır ki; seks ve pornografi “alternatif kültürlerde” bile hala bir tabudur), bu konuda bir fanzin çıkarmaya karar verdim. Şu ana kadar üç sayı yayınladım ve her gün daha da fazla ilham verici sözler ve olumlu tepkiler posta kutumu dolduruyor. Bu gösteriyor ki, insanlar muhafazakar/tutucu bilgilerinin farkındalar ve bunu kökten değiştirmek istiyorlar. Ben de onlara elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum. Ayrıca tüm bunları yapmamın diğer bir nedeni de, dünyada hala çözülememiş sorunların var olması (seksizm, homophobia..). Eşit olmadığımız sürece, benim mücadelem durmayacak. Hayatımın basit bir şey ya da doğanın armağanı olduğunu düşünmüyorum, bence kendi katılımım ve mücadelemle en azından çevremin bir bölümünü değiştirebilirim. Böylece huzur, özgürlük, dayanışma ve birlik içinde yaşayabilirim; tüm bu baskıcı ve otoriter boklarla değil. Ayrıca etkinliğimi yaşam mücadelesi olarak da adlandırabilirim, tüm canlıların yaşamları için çabalamasına benzer bir şey.

İlk sayıya tepkiler nasıldı? Ailenin tepkisi neydi?
İlk sayıya olumsuz tepkiler geldi, çünkü bir pro-life* posteri yayınlamıştım. Neden böyle bir şey yaptığımı birkaç yazıda açıklamıştım, dolayısıyla burda tekrar etmeyeceğim. Bunların ötesinde, bir çok olumlu söz, ilham verici eleştiriler aldım. Bunlar ikinci sayıyı hazırlarken epey yardımcı oldu bana. Ve ailemin tepkisi hakkında ne söyleyebilirim? Ailem ne yaparsam yapayım beni destekler. Bana güveniyorlar; çünkü tüm bunları bir şeylerin daha iyi olması için yaptığımı biliyorlar. Annem, fanzinlerimi okuyor; ve fanzinlerim onun epey hoşuna gidiyor; çünkü, annemin dediği gibi, “olağan medyada bulamayacağım ve ilgimi çeken bir çok şey var”.

Bir sayıyı hazırlama sürecin nasıl oluyor?
Bilemiyorum. Bir şeyler anlatma ihtiyacı ve isteği duyduğum zaman, bunları kağıda aktarıyorum. Eğer bunlar küçük parçalarsa, bir çoğunu birleştirip daha uzun bir yazı hazırlıyorum. Ayrıca diğer ülkelerdeki insanlardan gelen ve hoşlandığım için fanzinime koyduklarım var. Önceleri, insanlardan bir şeyler yazmalarını isterdim; şimdi insanlar kendiliğinden katkılarını gönderiyorlar bana. Bir bütün oluşturabildiğimi düşündüğümde, tasarımını yapıyor ve basıyorum. Bu kadar basit.

Neden hiyerarşik ve seksist sisteme bir fanzinle saldırmaya karar verdin? Ayrıca, bir fanzin yayınlamaktaki amacın nedir?
Daha önceki yanıtlarımda söylemiştim; çevremde olan bitenden nefret ediyorum ve oturup bunların değişmesini bekleyemem. Birilerinin kız kardeşime orospu, kaltak; erkek kardeşime ibne demesinden nefret ediyorum. İnsanların, sırf farklı bir cinsel hayatları var diye, arkadaşlarıma ahlaksız, yüz karası demelerinden nefret ediyorum. Fanzinimle bir şeyler değiştirebilirim diye düşünüyorum, çünkü diğer fanzinler de benim bakış açımı ve hayatımı değiştirmişlerdi.

YOU&ME’nin gelecek planları nedir? Lütfen yayınlamaktan vaz geçeceğini söyleme.
Tabii ki yayınlamaktan vaz geçmeyeceğim. Bu aralar 4.sayıyı hazırlıyorum, hala beklediğim bazı yazılar var. Shag Stamp’dan Jane ile bir röportaj yapmam gerek. Fakat şu anda sınavlara çalışıyorum, dolayısıyla bunlar biraz beklemek zorunda. Ayrıca baskı içi yeterli param yok, bu sayıyı biraz daha pahalı olsa da, gazete kağıdına basmak istiyorum çünkü. YOU&ME’yi sıradan bir fanzinden bir dergiye dönüştürmek için elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Ülken hakkında pek az bilgim var? Sizin oralarda durum nasıl? Senin YOU&ME dışındaki etkinliklerin neler? Bir aktivist misin?
Feminist ve hayvan hakları hareketlerinde aktifim. Ayrıca, “Gerçeği Savunma kollektifi”* nin koordinatörüyüm.

Muhalif hareketler anlamında Türkiye hakkında ne biliyorsun?
Çok fazla bir bilgim yok. Radical Noise gibi birkaç grup ve birkaç fanzin biliyorum, hepsi bu. Sen bana, KAOS GL’yi tanıttın ve gösrebildiğim kadarıyla muazzam bir iş yapıyorlar.

Internetin bu kadar sık ve yaygın kullanımı hakkında neler düşünüyorsun? Mesela duygusal chat’ler, aptal web siteleri, çocuk pornosu...
Hmm, zor bir soru. Bilemiyorum. Söyleyebileceğim tek şey internetin benim için mesala televizyon ve radyodan daha iyi olduğu. İnternette kendi istediğim bilgiyi arayabiliyorum, ama normal hayatta otoriteler ve medya pisliğinin seçtiği bilgiler bana ulaşıyor. Ayrıca mesala, çocuk pornosunu her gün televizyonda görebilirsin. Sadece bazı bebek şampuanı, kremi ve çocuk bezi reklamlarını izlemen yeterli. Pedofililerin istedikleri kadar materyal var.

WTO (dünya ticaret örgütü) &IMF (uluslararası para fonu) karşıtı gösterilerde neredeydin? Evde video mu izliyordun yoksa sokakta mıydın? Bir de, kapitalizmin geleceği hakkında iyimser misin yoksa kötümser mi?
Aslında, birkaç kişiyle beraber “Prag’ı Destekleyen 3 Gün” adı altında gösteriler ve geceler düzenledik. Atölyeler, video gösterimleri, ücretsiz giysi-yiyecek pazarı ve de şehirde yürüyüşler düzenledik. Gerçekten iyi geçti, tüm basın bize yer verdi ve sokaktaki insanlardan da olumlu tepki aldık. Ben de Prag’a gitmeyi istemiştim, ama sonra, WTO’nun yakında Hırvatistan’a da geleceğini düşünerek burada bir şeyler yapmaya karar verdik. Umarım işe yarar bir şeyler yapmışızdır. Kapitalizm hakkındaki soruyu anlamadım. Ama ne iyimsr ne kötümserim. Kapitalist sistemlerden gerçekten nefret ediyorum ve gündelik hayatta çevremizde olan tüm korkunç şeylerin, savaşların, eşitsizliklerin nedeninin kaynağı kapitalist sistemler. Şu anda üniversitede ekonomi okuyorum, ve umarım gelecekte bunların tümünü daha iyi anlayabilecek ve bir şeyler değiştirebileceğim.

Son ekleyeceklerin ve tüm dünyadaki okurların için mesajların var mı?
Gevelediklerimi okumaya zaman ayırdığınız için teşekkürler. Mücadeleye devam!


* Cross-Dressing: Karşı cinse ait giysileri giyme
+ Do It Yourself (D.I.Y) kültürü
* hayata dair, hayatı savunan anlamında. Burada kürtaj karşıtlığı.
* Truth Defense Collective: Hırvatistan’daki bir “kendin yap –D.I.Y.-” grubu. Uyuşturucusuz/uyarıcısız hayatı, sadece bitki bazlı beslenmeyi, doğaya, diğer insanlara ve hayvanlara karşı sorumlu olduğumuzu savunan bir grup. Bu hareketin kökleri punk kültürdedir. Ayrıntılar YOU&ME#3’te.