Web Analytics
"Vegan Tutsak" Sunuşu | Can Başkent

Can Başkent

"VEGAN TUTSAK" SUNUŞU

CAN BAŞKENT

İki yılı aşkın süre önce, 2011 yılı sonlarında, Gün Zileli bana Osman Evcan'ın yazdığı bir mektubu iletti.

Osman'ı anımsıyordum. Ankara'da yaşadığım yıllarda kendisiyle yazışıyordum. Osman o dönemde Sincan F Tipi'ndeydi. Ben de Ankara'daki grubumuzda bu işlerle uğraşıyordum.

Osman'dan gelen mektup Kırıkkale F Tipi Cezaevinden gelmişti. Osman vegandı ve cezaevi yönetimi Osman'a vegan yemek vermiyordu. Bu, kibarca yazmak gerekirse, bariz bir insan hakları ihlali, kabaca yazmak gerekirse, faşizan bir dengesizliğin ağza alınmayacak kadar aşağılık bir ibaresiydi.

Mektubu okurken donakaldığımı anımsıyorum.

Sessiz kalmadık. Çok uzaklardan, "Osman Evcan'a Vegan Yemek" kampanyasını başlattık. Bir websitesi / blog kurduk, imza kampanyası da ardından geldi: http://osmanayemek.tumblr.com.

İstanbul'da, bu işlere bilhassa ilgi göstereceğini bildiğim arkadaşlarla organize olduk ve kampanyayı büyüttük ilerlettik. Yeryüzüne Özgürlük Derneği de canla başla çalıştı ve nihayetinde, çok da fazla zaman geçmeden, Osman'a vegan yemek verilmeye başlandı. Bununla da yetinilmedi, bir kararname yayınlandı, vegan ve vejeteryan sözcükleri Türk hukuk literatürüne girdi ve mahkumlara diyetlerine uygun yemek verilmesi yasal zorunluluk oldu. Türkiye gibi son derece dengesiz bir politik iklimde, veganizm ve tutsak hakları adına, bangır bangır bir zafer elde ettik.

İşin ilginci, bu öyle çok zor bir kampanya da değildi. İvedi olarak ilk adımımız bir imza kampanyası başlatmaktı. Bir tesiri olacağından değil de kamuoyu belki yaratabiliriz diye düşünmüştük. Yarattık da. Anaakım gazetelerde yer aldık, Osman'ın ailesiyle röportajlar yapıldı. Bilhassa BiaNet'te meseleyle ilgili makalelerimiz yayınlandı. Hatta, yıllar sonrasında, 2013 kurban bayramında CNN Türk'te, Zülal Kalkandelen’in de katıldığı bir programda, o günlerden ve kampanyadan söz edildi.

Kampanyamız, kısa sürede kısmen bilinir hale gelmişti. İmzalar da çağlayarak geliyordu. O esnada Osman açlık grevine başladı. Basının ve bizlerin ilgisi, mektup ve kart atan birçok destekçinin politik baskısı sayesinde hapishane yönetimi anlaşılan tedirgin olmuştu. Bu, kısa vadede Osman'a kötü muamele olarak döndü. Aynı zamanda bizler, birçok şikayet dilekçesi yolladık. Aldığımız yanıtlar hep bir ağızdan, kötü muamele olmadığını, Osman'a istediği gibi yemek verildiğini söylüyordu. İnatla şikayetlere mektuplara devam ettik.

Bir yandan da, imza kampanyasının politik bir kazanımı olacağını düşünmüyorduk. O sırada İstanbul'da ve diğer kentteki arkadaşlar küçük küçük de olsa protestolar düzenlemeye başlattılar. Food not Bombs'tan apardığım havuç tutan yumrukla sembolleşen bir kampanyaya dönüştü iş. Bunun yanında, gazetelerde yer almaya devam ettik (Bu haberlerin bazılarını, bu kitabın sonundaki Ek'te okuyabilirsiniz.).

O esnada, detaylarını tam olarak bilmiyorum, İstanbul'daki Yeryüzüne Özgürlük Derneği'ndeki arkadaşlar, bu meselelere duyarlı bir milletvekiliyle, CHP İstanbul milletvekili Melda Onur ile irtibata geçmişlerdi. Melda Onur, ekim (2011) ayının ortalarında Osman'ı cezavinde ziyaret etti. Aynı dönemde Melda Onur Adalet Bakanı’na yazılı soru önergesi verdi. Bu adımlar, bu cesur ve kararlı adımlar, bizi epey şaşırttı aslında. Bu sevinç sürerken, Melda Onur mecliste bu süreci değiştirmek için girişimlerde bulundu.

Melda Onur'un parlamentodaki çabaları sayesinde, 28 Mart 2012 tarihinde Resmi Gazete'de “Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza İnfaz Kurumları Personelinin İaşe Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınlandı. Aynen alıntılayalım:

MADDE 9 – Hasta hükümlü ve tutukluya, diyetisyen veya hekimlerin belirleyeceği besinler verilir.

İnancı gereği veya vegan, vejeteryan türü özel bir beslenme şekline sahip hükümlü ve tutukluların talepleri, iaşe miktarı ile sınırlı kalmak üzere karşılanır.

Eğitim merkezlerinde de bu uygulama yapılır.

Bu kitap, Osman’la yaptığımız bir nehir söyleşiden oluşmaktadır. Bu söyleşiyi, elbette, mektupla yaptık. Her sayfasında “görülmüştür” damgası olan, yaklaşık 1.5 sene süren bir söyleşi oldu. Haliyle, metinde, söyleşinin mektupla yapılmasından kaynaklanan anlatım ve akış sorunlarını göreceksiniz. Aynı zamanda, gramer ve imlada da, eğer vahim anlam kaymalarına yol açmıyorsa, bir düzeltme yapmadık. Bunun, kitabın gerçekçiliğini arttırdığını düşündük.

Ayrıca kitabın sonundaki eklerde, kampanya üzerine yayınlanan kimi yazılar ve haberlere yer verdik. Kimi hukuki belgeyi de yine aynı şekilde kitabın sonuna ekledik.

Kuşkusuz, kampanyamız bir başarıydı. Az zamanda çok ve büyük işler yapabildik her birlikte. Bu kitap da, bu başarının bir kutlamasıdır.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.