Web Analytics
Vicdani Red Tutsakları - 7 | Can Başkent

Can Başkent

VİCDANİ RED TUTSAKLARI - 7

CAN BAŞKENT

15 Mayıs Dünya Vicdani Redciler Günü Özel Sayısı

15 Mayıs Dünya Vicdani Redciler Günü 1982’den beri bir eylem günü olarak kutlanıyor. Silahlı askeri eğitim almayı, savaşa katılmayı, öldürmeyi, organize şiddet kurumlarına katılmayı reddetmenin ötesinde, vicdani red kavramı; savaşları bitirmeyi, savaşların insan kaynaklarını kurutmayı da amaçlıyor. Hiçbir savaş sadece askerler arasında olmaz. Savaşı aktif ya da pasif olarak onaylamak da savaşa katılmaktır. Savaşın en önemli bileşeni olana organize şiddete karşı çıkmak, bu şiddetin gündelik hayattaki karşılıklarını reddetmek, vicdani reddin bileşenlerinden biri.

Politik (anarşizm, antimilitarizm, pasifizm..), dini (Quaker’lar, Yehova Şahitleri..), vicdani ya da bireysel nedenlerden dolayı askerliği reddeden bireyler, Güney Kore’de İsviçre’ye; Angola’dan Finlandiya’ya, Türkiye’den Ermenistan’a; Şili’den Bask ülkesine; İsrail’den Yunanistan’a kadar olan tüm topraklarda acı çekiyorlar. Vicdanlarının seslerini dinlemek, inanışlarını yerine getirmek, toplumu organize şiddetten ve tahakkümden arındırmak ya da düşledikleri topluma ulaşmak için devrimci bir itkiyle antimilitarist bir eylem olarak vicdani reddini açıklamak; sanırım, itaatsizliğin nedenleri arasında sayılabilir. (Aşağıdaki “HAYIR DE!” metnine, vicdani reddin perspektifleri ve önemi üzerine etkileyici bir metin olması nedeniyle 15 mayıs vicdani redciler gününde yer verildi.)

15 Mayıs Dünya Vicdani Redciler Günü, bu sene de dünyanın çeşitle kentlerinde kutlandı. Elimize geçen bilgileri ve bu sene de vicdani red gününü hapiste geçiren mahkumlarla ilgili bilgileri aktaracağız.

* Ahlakiaki, dini, politik nedenlerden dolayı; öldürmeyi ve bunun eğitimini almayı reddeden insanlara destek olun.
* Vicdani kanaatleri nedeniyle hapsedilenleri destekleyin. Vicdani red tutsaklarına destek mektupları yazın.
* Vicdani redcileri hapseden yasaları ve yasa uygulayıcılarını protesto edin.
* Vicdani red gruplarıyla ilişkiye geçin.

HAYIR de!
Wolfgang Borchert
Sen. Makinenin başındaki adam ve atölyedeki adam. Sana yarın su boruları ve tencereler yerine çelik kasklar ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Tezgahın arkasındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın mermi doldurmanı ve nisan dürbünlerini tüfeklere monte etmeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Fabrikanın sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Laboratuardaki bilim adamı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir Ölüm keşfetmeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Odasında oturan ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Hasta yatağı başında duran doktor. Sana yarın savaşacak erkeklere sağlam raporu vermeni emrederlerse,yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Mimlerdeki papaz. Sana yarın cinayeti takdis ve savaşı kutsal ilan etmeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Buharlı geminin başındaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Hava alanındaki pilot. Sana yarın kentlerin üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Dükkanındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Cübbesini giymiş hakim. Sana yarın askeri mahkemeye katılmanı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Tren istasyonundaki adam. Sana yarın cephane ve kıta nakliye trenini yola çıkaracak sinyali vermeni emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Köydeki adam ve kentteki adam. Yarın yanına gelip sana seferberlik emrini verirlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR de!
Sen. Normandiya'daki ana ve Ukrayna'daki ana, sen, Frisko ve Londra'daki ana, sen, Hoangho ve Mississipi'deki ana, sen, Neapel ve Hamburg ve Kahire ve Oslo'daki ana - bütün kıtalardaki analar, bütün dünyanın anaları, yarın size askeri hastaneler için hemşire ve yeni savaşlar için asker olacak çocuklar doğurmanızı emrederlerse, yapılacak tek şey var:
HAYIR deyin! Analar, HAYIR deyin!
Çünkü eğer siz HAYIR demezseniz, eğer SİZ hayır demezseniz, analar, işte o zaman, o zaman:
Gürültülü, buhar dolu liman kentlerinde büyük gemiler inleyerek suskunluğa gömülecekler ve muazzam mamut kadavraları gibi ölü, terk edilmiş rıhtım duvarlarına ağır ağır çarpıp duracaklar. Bir zamanlar parlak ve tok sesli o gövdeler yosun ve midyelerle kaplanmış olacak; hastalıklı ve gevrek, çürük balık kokusuyla, ölü bir halde, mezarda dururmuşçasına -
Tramvaylar anlamsız, donuk, camgözlü kafesler gibi yamru yumru olmuş, boyaları yaprak yaprak dökülmüş bir biçimde hatların ve rayların birbirine girmiş çelik iskeletlerinin yanı başında, çatıları delinmiş, çürük garajların arkasında, kayıp, krater kaplı, yırtılmış sokakların ortasında yatacak -
Çamur grisi, kalın, lapa yoğunluğu ve kurşun ağırlığında bir sessizlik yuvarlanarak gelecek, oburca, büyüyerek okullara ve üniversitelere, tiyatrolara, stadlara ve çocuk parklarına, korkunç ve açgözlü, durdurulamaz bir biçimde yerleşecek -
Gün ışığına doymuş, özlü şarap harabolmus bağlarda çürüyecek, pirinçler kavrulmuş topraklarda kuruyacak, patatesler islenmeyen tarlalarda donacak ve artık üzerlerine oturulup süt sağılmayan, devrilmiş taburelerin yaptığı gibi, inekler de ölümün katılaştırdığı bacaklarını göğe dikecekler -
Büyük doktorların dahiyane keşifleri enstitülerde ekşiyecek, çürüyecek, küflenecekler -
Son un çuvalları, son kavanozlanmış çilekler, kabaklar ve vişne suları mutfaklarda, kilerlerde, işlevini yitirmiş soğuk hava depolarında mahvolacaklar -
Devrilmiş masaların altındaki ve paramparça olmuş tabaklardaki ekmeklerin rengi yeşil olacak, akmış tereyağı makine yağı gibi kokacak, tarlalardaki tahıl paslanmış sabanların yanında son darbeyi yemiş ordular gibi yere serilecek, durduğu yerde tepinip duran fabrikaların kesif duman çıkaran tuğla bacaları sonsuzluğa uzanan otlar tarafından örtülecek, ufalanacaklar - ufalanacaklar - ufalanacaklar -
O zaman son insan, parçalanmış bağırsak ve islenmiş akciğerleriyle yanıtsız ve yalnız, zehirli ve kızgın günesin ve sendeleyen yıldızların altında şaşkınca dolaşacak, bitmez tükenmez toplu mezarların ve dev beton küplerin meydana getirdiği çölleşmiş kentlerin, o soğuk putların arasında yalnızlık içinde dolaşacak, son insan, cılız, deli, söverek, feryat edecek -
Ve korkunç feryadı:
NEDEN? duyulmaksızın bozkırlarda yitip gidecek, patlamış ve yarılmış enkazların arasından esip geçecek, kiliselerin molozlarına sızacak, sığınakların duvarlarına çarpacak, kan göllerine düşecek; duyulmamış, yanıtsız, son hayvan insanin son hayvanca bağrışı -
Bütün bunlar olacak, yarın, belki yarın, hatta belki bu gece, belki bu gece, eğer - eğer - eğer siz HAYIR demezseniz.

Wolfgang Borchert (1921-1947), yazar, "Dışarda Kapının Önünde" isimli oyununda II.Dünya Savaşı'ndan dönen askerlerin ümitsiz durumunu konu edindi, ayrıca şiirler ve kısa öyküler yazdı. "HAYIR de!" 1949'da Toplu Eserleri'nde yayınlandı.

Haberler
TÜRKİYE

İstanbul’da Vicdani Redcilerle Söyleşi
( www.savaskarsitlari.org ‘dan, Yavuzoğuz’un yazısı)
15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü TSKİ (Tahakküm ve Savaş Karşıtları İnisiyatifi)’nin organize ettiği bir etkinlikle kutlandı. 18 mayıs Cumartesi günü saat 16.00’da Beyoğlu’ndaki Öğrenci Evi’nde yapılan etkinliğe yaklaşık 40 kişi katıldı. 2000 yılında vicdani reddini açıklayan Uğur Yorulmaz’ın kendi vicdani ret sürecini anlatan bir “oyun”undan sonra, etkinliğe katılan vicdani retçilerle (Uğur, Mehmet, Erdem ve Yavuz) başlayan söyleşi, katılımcıların soru ve yorumlarıyla daha bir genişleyerek sürdü. Tartışmalarda Türkiye’de vicdani ret sürecinde yaşananlar hem merak konusu oldu, hem de anlatılanlar boyutunda şaşkınlık yarattı. Çünkü yasalarda herhangi bir karşılığı olmayan vicdani ret hakkının kullanılması halinde karşılaşılan suçlamalar (halkı askerlikten soğutma, devletin güvenlik kuvvetlerini alenen tahkir.., firar, emre itaatsizlik ve emre itaatsizlikte ısrar, hile ve desiseye başvurma gibi), kişinin vatan haini olarak yargılanmasına ve -askerlik yapmaya zorlanması halinde- ömür boyu hapis gibi bir ceza ile karşı karşıya kalmasına yol açmakta, tüm bu yargılama ve tutukluluk sürecinin askeri cezaevi koşullarında geçiyor olması da vicdani retçinin yaşamını adeta bir işkenceye döndürmekte. Madolyonun bir diğer yüzü de toplumun böylesi bir olayı nasıl değerlendirdiğidir. Yaklaşık 15 yıl da 35 bin insanın öldüğü iç savaş ortamının yaşandığı, sayıları yaklaşık 300-400 bini bulan asker kaçaklarının daha fazla üzerine gidildiği ve askerlik süresinin uzatıldığı, her gün medyada “şehit” olan askerler için yapılan törenlerle, şenlikli asker uğurlamalarının birbirine karıştığı ve tüm bunların militarist-derin devletin güdümünde kukla hükümetlerle sürdüğü bir ülkede, toplumun askerlikle ilgili şartlanmalarının (askerlik yapmayanın adamdan sayılmaması, kız verilmemesi, genci hayata hazırlayan bir “ocak” olarak görülmesi vb) da eklenmesiyle meydana gelen toplumsal baskının boyutları daha da ağır olmakta. Hatta bunların yanına sürekli kaçak olarak yaşamanın getirdiği ekonomik ve psikolojik faktörleri de eklesek, yinede sorunu tam olarak dile getirememiş olduğumuz söylenebilir. İşte tüm bunları göze alıp; bütün militarist yapılanmalara karşı olduklarını ve bu yapıların içinde yer almayacaklarını açıklayarak, tüm savaşlara karşı çıkmanın en etkili bir yolunun da ‘savaşın insan kaynağını kurutmak’tan geçtiğini ve bunun ‘toplumsal dönüşüme bir çağrı’ olduğunun mesajını veren vicdani retçilerin görmezden gelinmesi de ayrıca tartışılan bir konu olmakta. Bu görmezden gelmenin devlet ve güdümlü medya tarafından yapılmasında ki nedenler için: çeşitli gerekçelere bağlı ve hayli yüksek sayıdaki asker kaçaklarının tartışma konusu olmasından kaçmak, AB sürecinde yeni bir baskı konusu yaratmamak, tanımlanmamış bir suça karşılık ömür boyu hapis gibi bir cezanın ortaya çıkıyor olmasının getirdiği izah etme zorluğu...söylenebilir. Ancak bu ülkede barıştan, savaş karşıtlığından, insan haklarında bahsedenlerin de bir görmezlik içinde olduklarını söylersem yanlış bir şey yapmış olmayacağımı düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi, bu yapılardan ne bir basın açıklaması ne de bir duyuru bile çıkmadı. Vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin tutuklanmasını, askeri cezaevinde kendisine dayatılan askeri yaptırımlara uymamasını ve bu konudaki kararlılığını göstermek için yaptığı açlık grevini, kendisine destek olanların gösterdiği çabaları ve eylemleri görmezden gelen medyanın bu tavrına karşılık, Radikal’deki köşesinden “haber olamadı, bari köşe yazısı yapalım” diyeren Ümit Kıvanç’ın o günkü tavrı, bugün için Yıldırım Türker, Murat Çelikkan ve Turgut Durduran tarafından sürdürülebildi. Haber yapabilmenin sorumluluğunu ise yalnızca bianet gösterebildi. (Cumhuriyet ile yapılan röportaj yayınlanmadı.) Vicdani nedenlerle askerlik yapmak istemeyip, bunun için yardım bekleyen, neler yapması gerektiği konusunda bilgilenmek isteyen ve binbir güçlükle bizlere ulaşabilen insanların, göze alınan şeye ve göze alanlara bakıp şaşırmalarının altında bu görmezden gelme tavrının önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede barıştan, savaş karşıtlığından, insan haklarından yana olan, her türlü ayrımcılığı reddeden kurum ve kişilerin; antimilitarizmi ve onun pratik bir ifadesi olan vicdani reddi görmezden gelmeyi sürdürmelerinin, devletin ve medyanın da görmezden gelmeyi sürdürmesine yol açtığını göreceklerini umuyorum. 15 Mayıs'ta Brüksel'de WRI (Uluslararası Savaş Karşıtları)'nin organize ettiği, NATO'nun kapısının yarım saat bloke edilmesi eylemine katılan tüm savaş karşıtlarını ve bu eylemde yer alan Türkiye'li üç savaş karşıtını kutluyorum.

BELÇİKA

NATO’ya karşı şiddetten arınmış doğrudan eylem
WRI (War Resisters’ International / Uluslararası Savaşkarşıtları) organizasyonuyla, Belçika’nın başkenti Brüksel’de NATO merkezi önünde uluslararası katılımlı şiddetten arınmış doğrudan eylem gerçekleştirdi. İspanya, Hırvatistan, Makedonya, Finlandiya, Belçika, Hollanda, Fransa, Almanya, İngiltere ve Türkiye’den aktivistler, antimilitaristler ve vicdani redciler; Brüksel’deki NATO Genel Karargahını yaklaşık yarım saat bloke etti. Kendini ana giriş kapısına kilitlemeye çalışan iki aktivist ve eylem sırasında tutuklanan başka bir aktivist, bir saat sonra serbest bırakıldı. Eylemcilerin, asıl amacı, NATO’nun kapısına kendilerini kilitleyip, NATO’yu süresiz olarak bloke etmekti. Ne var ki, NATO’nun sıkılaştırılmış profesyonel güvenliği bunu engelleyebildi. Eylem, War Resisters’ International (Uluslararası Savaş Karşıtları) ve WRI’nin Flaman seksiyonu olan Forum voor Vredesactie (Barış İçin Eylem Forumu) tarafından organize edildi. Eyleme katılan Türkiyeli aktivistlerin yazılarını, web sitelerinden ve bu haber listesinden birkaç gün içerisinde okuyabileceksiniz. Aşağıda, eylemcilerin Belçika’da hazırladığı deklarasyon yer alıyor.
Barış militarizme bırakılamayacak kadar önemlidir
Barışa sahip çık. Vicdanını dinle ve savaşı reddet.
Bizler, İspanya, Hırvatistan, Makedonya, Türkiye, Finlandiya, Belçika, Hollanda, Almanya, İngiltere ve Fransa’dan gelen antimilitaristler ve vicdani retçileriz. 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde, NATO karargahındayız. Çünkü NATO, küresel baskı sistemini canlı tutan uluslararası militarizmin sembollerinden biri. Barış, demokrasi ve özgürlüğün koruyucuları olduklarını iddia etseler de, ordular, “insani” dedikleri müdahalelerle bu değerlerin kaybına neden oluyor. Burada yaptığımız, şiddetten arınmış doğrudan eylemle militarizmin günlük işleyişini engellemek ve militarist mekanizmanın rahatça işlemesine müdahale etmek. Bizce hiçbir ordu barışı savunamaz; çünkü orduların doğası, şiddeti sorunları çözme yöntemi olarak besler. Ayrıca, insanların vergilerini askeri harcamalarla israf eder; silah sanayisinin ve silah ticaretinin sürmesini sağlar. Topluma hiyerarşi, itaat, cinsiyetçilik, homofobi gibi olumsuz değerleri empoze eder. Militarizm, her olanağı ve aracı toplumu militarize etmek için kullanır. Militarizmin bu süreci, 11 Eylül 2001’den sonra daha da ivmelendi. Artık, kendi hayatlarımızın seyircileri olmaya devam edemeyiz. Barış, savaşın yokluğundan daha fazlasıdır; barış, militarizme karşı aktif direnişi gerektirir. Toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük olmadan barış olmaz. Barışı yaratabilmek için, inşa etmek istediğimiz toplum biçimiyle uyumlu eylemlere ihtiyacımız var; şiddetten arınmış çatışkı çözümü, sivil itaatsizlik, -şiddet değil- barış kültürü.. Her insanın bir vicdani vardır, yapmamız gereken onu kullanmak ve kendi direniş yollarımızı bulmak. Bu yüzden savaş ve savaş nedenleriyle işbirliği yapmayı reddediyoruz ve hepinizi işbirliği yapmamaya çağırıyoruz. Ayrıca herkesi; bu direnişi gerçekleştirenlerle dayanışmaya davet ediyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde bir çok insan; madden, bedenen ve aklen direniyor. Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde, burada, Güney Amerika, Balkanlar, Avrupa, Orta Doğu ve dünyanın başka yerlerindeki vicdani retçilerle dayanışmamızı gösteriyoruz. Onların bizim desteğimize ihtiyaçları var, çünkü bu ülkelerin çoğunda vicdani retçiler büyük baskı görüyorlar. Bu baskıları kınıyoruz. Bugün, 15 Mayıs’ta, özellikle bu baskıya ve tüm tutsak vicdani retçilere dikkat çekmek istiyoruz. Barışa sahip çıkıyoruz ve sizden de aynısını yapmanızı istiyoruz. Barış, militarizme bırakılamayacak kadar önemlidir.

İNGİLTERE

Londra’da WRI’dan konuşmacıların katılımıyla tören.

MAKEDONYA

Üsküp’te, Antimilitarist Eylem Grubu’nun organize ettiği eylem.

POLONYA

Uluslararası Af Örgütü Polonya - Vicdani Red grubunun organize ettiği gösteriler.

YUGOSLAVYA

Vicdani Redciler Grubu’nun Belgrat’ta organize ettiği punk konseri.

(NOT: Bu bilgiler, güncellenememiştir. 15 Mayıs’ta dünyanın bir çok kentinde eylemler, gösteriler, toplantılar olduğunu biliyoruz. Buradakiler, sadece bizim erişebildiğimiz kısmı )

İSRAİL

Tutsak Vicdani Redciler
* Yair Khilou, 2001 sonbaharında açıklanan “12. sınıf öğrencilerinin mektubunun” (bu mektubu aşağıda bulabilirsiniz) organizatörlerinden biri. Pasifist bir vicdani redci olan Yair, 13 Mayıs’ta 4. kez 14 günlük hapis cezasına çarptırıldı. Diğer bir deyişle, Yair aynı suçtan 4 kez mahkum edilmiş oldu.
* Igal Rosenberg de aynı mektubun imzacılarından biri. O da 13 Mayıs’ta 14 günlük hapis cezasına çarptırıldı. Bu, Igal’in aynı suçtan dolayı 5. mahkumiyeti.
İgal ve Yair vicdani redlerini politik nedenlere dayandırıyorlar. Vicdani redcileri kısa süreli bir çok hapis cezasına çarptırma, redcilerin umutlarını kırmak için uygulanan bir taktik. Öte yandan, bu uygulama –bireyi aynı suçtan dolayı birden çok kez cezalandırma- uluslararası hukuka da aykırı bulunuyor. Dolayısıyla böyle bir durumda, redcilere olan desteğimizi artırmalıyız. (Yair ve Igal 24 Mayıs’ta hapisten çıkıyorlar.)
* Daniel Weinbach, 20 yaşında bir eski-SSCB mültecisi. 7 Mayıs’ta askeri polise teslim olan, Daniel 9 Mayıs’ta 28 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu, Daniel’in 3. kez hapsedilişi oluyor. İlki 5-22 Mart arası, ikincisi de 31 Mart-18 Nisan arasındaydı. Daniel’in 31 Mayıs’ta serbest bırakılması bekleniyor; ama büyük olasılıkla tekrar mahkum edilecektir.
Destek mektupları için Daniel’in adresi: Daniel Weinbach, Military ID 7052543, Military Prison No. 6, Military Postal code 01860, IDF, Israel * Denis Ruttenburgh, 23 yaşında Hayfa’da yaşayan bir eski-SSCB mültecisi. Bir Rus-Ortodox olan Denis, rahip olabilmek için eğitim alıyor. Vicdani reddini dini temellere dayandıran Denis, 6 Mayıs’ta 28 gün hapse mahkum edildi.
Denis Ruttenburgh’un adresi: Denis Ruttenburgh, Military ID 5707940, Reserves company, Military Prison 4, Military Postal code 02507, IDF, Israel

Başbakan Ariel Şaron’a
Biz aşağıda imzası bulunan, İsrail’de büyümüş ve yetişmiş gençler, İsrail Savunma Kuvvetleri’nde hizmet için çağrılmak üzereyiz. Sizin önünüzde İsrail Devleti ve ordusunun saldırgan ve ırkçı politikasını protesto ediyor ve sizi bu politikanın icrasına dahil olmamayı planladığımız konusunda bilgilendiriyoruz.
Bizler, kesinlikle İsrail’in insan haklarını çiğnemesine direneceğiz. Toprakları devletleştirme, tutuklamalar, yargısız infazlar, ev yıkımları, işkence, tıbbi yardımın engellenmesi, İsrail Devleti’nin, onayladığı uluslararası sözleşmelerin kör şiddetinde işlediği bir kaç suçtan biri.
Bu eylemler sadece gayrimeşru değil; aynı zamanda bu eylemlerle hedeflediklere amaca, yani İsrail yurttaşlarının güvenliğinin sağlanmasına, da ulaşamıyorlar. Bu güvenliğe sadece İsrail hükümeti ve Filistinliler arasında yapılabilecek bir barış anlaşması yoluyla ulaşılabilinir.
Bu yüzden, vicdanımızı dinleyeceğiz ve tamamıyla terörist bir eylem olan, Filistinlilere tahakküm ve baskı uygulayan eylemlerde yer almayı reddedeceğiz. Kendi yaşımızdaki insanları, askere alınmış insanları, ordudaki askerleri ve yedek askerleri aynısını yapmaya çağırıyoruz.
19 Eylül 2001

Protestolarınız için İsrail Büyükelçiliğinin Adres ve Telefonu: Mahatma Gandhi Cad. No:85, G.O.P-Ankara; Tel: (312) 446 3605; Faks: (312) 446 8071; ankara@israil.org.tr
Protesto mektuplarınız için İsrail Savunma Bakanı'nın adres ve faksı: Mr. Binyamin Ben-Eliezer, Minister of Defence, Ministry of Defence, 37 Kaplan st., Tel-Aviv 61909, Israel. E-posta:sar@mod.gov.il Faks: : ++972-3-696-27-57

FİNLANDİYA

Tutsak Total Redciler
Halen, Finlandiya’da 7 total redci hapis tutuluyor. Aşağıda bu redcilerin adlarını, tutukluluk sürelerini ve tutuldukları cezaevlerinin adreslerini bulacaksınız.
* Tuomas Tahko (13/03/2002-30/09/2002) Helsingin työsiirtola, PL 36, 01531 VANTAA
* Lauri Uusitalo (07/01/2002-24/07/2002
* Ville Laakso (29/01/2002-16/08/2002)
* Tuomas Mäki (07/01/2002-07/07/2002)
* Satakunnan vankila, Huittisten osasto, Toivarintie 581, 32700 HUITTINEN
* Valo Lankinen (15/01/2002-02/08/2002) Suomenlinnan Työsiirtola, Suomenlinna C 86, 00190 HELSINKI
* Ari-Pekka Tamminen (06/01/2002-20/07/2002) Laukaan vankila, PL 55, 41341 LAUKAA
* Tomi Tolsa (04/12/2001-10/06/2002) Haminan työsiirtola, Karjakatu 25, 49400 HAMINA

Siyasi Sığınma Arayan Total Redci
Jussi Hermaja, Finlandiyalı bir pasifist.. Üniversite öğrencisi olan Jussi, vicdani redci olduğu için 197 GÜN hapis cezasına çarptırıldı. Ekim 2001’de Belçika’nın başkenti Brüksel’e giden Jussi, şimdilerde politik sığınma talebinde bulunuyor. Finlandiyalı vicdani redcilerin politik ayrımcılığa tabii tutulduğunu düşünen Jussi, gönüllü olarak Finlandiya’ya dönmeyi düşünmüyor. Jussi’ye göre Fin askerlik hizmeti farklı gruplara karşı eşit davranmıyor. Örneğin, Yehova Şahitleri askerlikten muaf tutuluyor. Aynı zamanda askere alınmayan kadınları ve Aland adasında oturanları da hatırlamamız gerektiğini söylüyor. Kadınların, askere alınmaması ve de Fin devletine bağlı özerk bir ada olan Aland’lilerin askere alınmaması da politik ayrımcılık olarak addedilmelidir. Uluslararası Af Örgütünün Finlandiyalı total redcileri ve vicdani redcileri "düşünce mahkumu" olarak addetmesi de, Jussi’nin önermelerinin haklı olduğunu gösteriyor sanırız. Finlandiya’da zorunlu askerlik 6 ay sürerken, alternatif sivil hizmet 13 ay sürüyor. Bu uygulama vicdani redcileri cezalandırmak olarak görülüyor. Jussi’nin Belçika’ya gitmesi ayni zamanda Avrupa Birliği’nin militarist politikalarına karşı bir eleştiri niteliği de taşıyor. Avrupa Birliği üyesi olan Finlandiya’da yaşanan "düşüncelerinden ötürü bireyleri hapsetmek" Avrupa Birliği normları açısından da kusurlu bulunuyor. Aşağıda Jussi’nin Finlandiya Başkanı’na yazdığı, fakat yanıt alamadığı açık mektubun kısaltılmış ve sadeleştirilmiş halini bulacaksınız. Jussi Hermaja günlük geçimini sadece bağışlarla karşılamak zorunda. Jussi için düzenlenen kampanya hakkında ayrıntılı bilgi ve, 5-10 Euro olsa da, bağışlarınız için ayrıntıları, aşağıdaki adreslerden öğrenebilirsiniz.
Jussi Hermaja, For Mother Earth, Maria Hendrikaplein 5, 9000 Gent, Belgium; Tel: +32-9-242 8752; Faks: +32-9-242 8751; E-posta: jussi@motherearth.org
Finlandiya Vicdani Redciler Birligi; Union of Consciencious Objectors' in Finland, Peace Station, Veturitori 3, FIN-00520 Helsinki-Finland; Tel: +358-9-140 427, Faks:+358-9-147 297, akl@aseistakieltaytyjaliitto.fi

Finlandiya Başkanı’na açık mektup
Bu mektubu size, Finlandiya’daki olumsuz koşullardan dolayı sürgünde bulunduğum Belçika’dan yazıyorum. Finlandiya devletinin ve yasaklarının yarattığı koşullar beni Belçika’ya siyasi sığınma aramaya zorladı. Finlandiya zorunlu askerlik sistemi askere alınacak insanlara karşı oldukça adaletsiz davranıyor. Vicdani nedenlerle hizmetlerini silahsız ve şiddetsiz bir tarzda yerine getirmek isteyen gençler, askerlikten daha uzun suren bir sivil hizmet süresiyle cezalandırılıyor. Silahsız alternatif hizmet 13 ayken, silahlı askerlik hizmeti 6 ay. Öte yandan, su sıralar Fin cezaevlerinde bir çok insan total redlerinden dolayı hapis yatmakta. Bunların bir çoğunun sivil hizmeti reddetmesi, sivil hizmetin ceza gibi görünen doğasında. Acaba fikirleri için hapsedilen bu total redciler, gerçekten toplum için bir tehdit mi oluşturuyorlar? Uluslararası Af Örgütü, 1999’da onlarca tutsak Fin total redciyi "Düşünce Mahkumu" olarak gördüğünü açıklamıştı. Ayrıca, Finlandiya; Avrupa Birliği ülkeleri arasında düşünce suçlularının ve mahkumlarının olduğu tek ülke..
(...)
Şu andaki düzenlemelere göre, vicdani redciler sadece "barış zamanında" askere gitmeyebiliyorlar. Bana göre, vicdani red hakkinin sadece barış zamanına kısıtlandırılması, etik bir ceza niteliği taşıyor.
(...)
Jussi Hermaja
Belçika, 15 Kasım 2001


ERMENİSTAN

Yehova Şahidi Vicdani Redciler
Dini nedenlerden dolayı askerliği reddeden Yehova Şahitleri, 2001 yazında çıkarılan affa rağmen hala hapsediliyorlar. 12 Eylül 2001’de tutuklanan redciler: Khachatur Zakaryan, Amayak Karapetyan, Arman Atayan, Vahan Mikroyan, Armen Yeghiazaryan, Vladamir Kiroyan, Vladamir Osipyan, Edgar Bagdasaryan, Aram Shahverdyan, Vachagan Hovhannisyan, Karen Vardanyan, Samvel Vardanyan, Karapet Harutyunyan, Gevork Paylan.

YUNANİSTAN

Vicdani Redcinin davası ertelendi
Vicdani redci Lazaros Petromelides’in 16 Nisan’da görülmesi gereken davası ertelendi. “Vicdani Red Tutsakları/6”da ayrıntılarıyla bahsetmiş olduğumuz Lazaros’un davası, 2002 sonbaharında görülecek.

GÜNEY KORE

Yehova Şahidi Vicdani Redciler
Güney Kore hapishanelerinde yaklaşık 1500 vicdani redci bulunuyor. Her yıl yaklaşık 500 Yehova Şahidi tutuklanıp 3 yıl cezaya çarptırılıyor. Ayrıntılı bilgi için “Barış ve İnsan Hakları için Dayanışma” örgütünü arayın.
Solidarity for Peace & Human Rights, 152- 053 402-ho yunyoung-building, 1127-33 guro3-dong gurogu, Seoul, Korea; E-posta: peace@jinbo.net

İSPANYA

Tutsak Total Redciler
Zorunlu askerliğin kalkmış ve profesyonel orduya geçilmiş olmasına rağmen İspanya cezaevlerinde bir çok total redci bulunuyor. Aşağıda adları yer alan tüm total redciler 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Aşağıda mahkumların adlarını, ne zaman serbest bırakılacaklarını ve tutuldukları cezaevinin adresini bulacaksınız.
* Alberto Estefanía Hurtado (04/03/03)
* Javier Rodríguez Hidalgo (20/02/04)
* Óscar Cervera García (03/07/03)
* Prisión Militar de Alcalá de Henares, 28870-Alcalá de Henares (Madrid)
* José Ignacio Royo Prieto (04/03/03), Prisión Provincial de Bilbao, Lehendakari Agirre, 92, 48870-Basauri (Bizkaia)
* Jesús Belaskoain (08/08/02), Centro Penitenciario de Pamplona, c/ San Roque s/n, 31.008-Iruna
* Miguel Felipe Ramos (28/05/03), Centro Penitenciario Cáceres 1, Crta., De Torrejoncillo, s/n, 100001-Cáceres
SON DAKİKA: Yeni aldığımız bir habere göre, 25 Mayıs’ta İspanya’da 4 total redci tutsak serbest bırakıldı! Bu gelişme, İspanya’nın profesyonel orduya geçmesi ve takiben zorunlu askerliği askıya almasının bir sonucu olarak düşünülebilinir. Vurgulanması gereken nokta, zorunlu askerliğin tamamıyla kalkmadığı, sadece bir süreliğine ordunun ihtiyaçları gözetilerek askıya alındığıdır. İspanya’da 1990’lı yıllarda başlayan total red hareketi; halkta önemli bir bilinç uyandırmıştı. Hatta, total red hareketi kampanyasına katılım o kadar fazlaydı ki, İspanya hapishanelerinde tüm total red suçlularını koyacak yer yoktu!

İSVİÇRE

Tutsak Vicdani Redci
Vicdani redci Marino Keckeis, İsviçre makamları tarafından vicdani redci olarak tanınmadı. Askerlik hizmeti yerine alternatif hizmeti yerine getirmek isteyen Marino, tutuklanmasını protesto etmek için açlık grevi de yapmıştı. Marino, 4 aylık cezasından sonra 14 Haziran’da serbest bırakılacak.
Destek mektuplarınız için Marino Keckeis’in adresi: Marino Keckeis, Haftanstalt Grosshof, Eichwilstrasse 4, 6010 Kriens, SWITZERLAND

TÜRKMENİSTAN

Yehova Şahidi Vicdani Redciler
Türkmenistan’da sivil hizmet hakkı bulunmadığı için vicdani redciler hapis cezasına tabii kılınıyorlar. Yuri Yeremeyev (08/12/00–07/06/02) ve Ilya Osipov (30/07/01–29/06/02) Yehova Şahidi iki vicdani redci. Hapishane adresleri bilinmiyor. Yuri 1,5 yıllık cezasını ardından 7 Haziran 2002’de, Ilya ise bir yıllık cezasının ardından 29 Haziran’da serbest kalacaklar.

TUTSAKLARA MEKTUP YAZARKEN BUNLARI AKLNIZDA TUTUN!
* Kart atacaksanız, her zaman bir zarf içine koyun.
* Kendi isim ve adresinizi de zarfa yazın
* İçten ve yaratıcı olun. Fotoğraflar, çizimler, karikatürler gönderebilirsiniz.
* Tutsağa, dünyadaki savaşların durması için neler yaptığınızı yazın. Antimilitarist aktivitelerinizden söz edin.
* Tutsağı hukuken sıkıntıya sokabilecek bir şey yazmayın.
* Eğer, siz hapiste olsaydınız ne tür şeyler almaktan hoşlanacağınızı düşünün ve ona göre bir şeyler yazın.
* Mektuba, “Çok cesursun. Ben senin yaptıklarını asla yapamam” tarzı cümleler yazmayın.
* Tutsaktan size yanıt gelmesini beklemeyin. [Eğer yanıt alırsanız, bizi haberdar etmeyi ihmal etmeyin.]
* Unutmayın! Gelecek sene, onun yerinde siz olabilirsiniz.

[Bu ipuçları, Peace News dergisinden alınmıştır].

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.